Yarım Kanatlı Nilgün Marmara

208555_210628642299849_189103871118993_715438_7872092_a1

“Bak bu yara annemden, işte bu babamdan, buradaki ilkokul öğretmenimden,

haaa şu en derin olan mı onu ben açtım bilmeden..

En çok da o acıtıyor canımı, en çok o kanıyor” 

 

Sağ kulağına ‘Paniği kukla yapmış hasta çocuk.’ diye seslendi.  

Telaşlı hayatını, telaşsızlığa bıraktı.

 

Ruhuna el geçiremeyen yarım kanatlı uçucu.

Uçup düşmekten usanmayan telaşlı çocuk.

Yaşadığı yerin kalıplarını kırıp döken kadın.

Kalıpsızlığa bulanıp, kalıpsız yaşamayı kendine amaç edinen uçucu.

Telaşı bedeninde hisseden kadın 1958 yılında bir süre bekleyebileceği bir yer aradı.

Evrenin onu gönderdiği bu zamansız yeryüzünde, 29 yıllını  kendi boşluğunda yüreğini sallayarak tamamladı.

 

Doğduğu günün sonbahar başlangıcında,

dört duvarının boşluğa bakan balkonundan, yarım kanadıyla uçmayı denedi.

Paniği kukla yapmış hasta çocuk bedenini kendi isteği ile yeryüzünden ayırdı.

 

 

Boşluğuna yeni boşluklar ekleyen ruh;

aynam, ruhum diye adlandırdığı Sylvia Plath ile yaşadığı “ölüm ortaklığı” adı verilen ruh aynalığını,

 

“Onun bedeni bir tımarhane.
İçinde çok işçi, deli ve çalışkan!
Onun bedeni bir kule.
İçinde çok basamak, karanlık ve nemli.
Güldürerek çıkarır merdivenlerden,
Ağlatarak indirir aşağı!”

 

diyerek bir kez daha kanıtladı. 

Plath ile yaşadığı ortaklığı yeni bir evrende tekrar yaşayacağını düşünen,

paniği kukla yapmış hasta çocuk,

boşluklarda sallanan kadın,

şimdi sonsuz boşlukta ölüm ortağı Plath ile saçlarından ördüğü salıncakta sallanıyor.

Yeni kelimeleri yapışıp kaldığımız yeryüzüne yolluyor.

 

Sevebilirsin...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir