dünya incecikmiş

Dediler ki,

‘İncedir dünya, dokunurken daha narin olmalısın.’ 

Dünya nasıl ince olur?

Dünya nasıl ellerimde kalır?

durum işte tam da böyleyken, biri çıkıverdi karşıma!

‘-Hop hey sen! 

geçmişten dünyalı!

otur baş ucuma, yasla kollarını gövdeme.

Kapa gözlerini.

az derin nefes al.

İşte başla kelimelerimi kulaklarında yuvarlamaya.’ 

 

Söylediklerini bir bir yaptım.

 

Ardından;

‘ölüsü daha ölmedi sıkıntımın

soluk alıp veriyor dipdiri

sarılmış kırkayak benimle yaşamaya

besleniyor sömürüp içimdekileri

sorgusuz uzanıyor yatağıma

suyumu içiyor benden önce

aldırdığı yok boğazım tuz biber

yazık açıkta kalacak ben ölünce 

                                                                                           Halil İbrahim Bahar

Sonra birden, dört satırlılar içerisinde kaldım.çok incelikler var dünyada ile ilgili görsel sonucu

İyi ki kalmışım.

Oradan oraya içinin kıvılcımını dağıtan adam, oturdu masamın ucuna.

Başladı kulaklarımda dörtlük yuvarlamaya…

İşte kendisiyle böyle tanıştım.

Bir kaç cümlede gözyaşlarım iplik iplik süzüldü yanaklarımdan. 

Kaleminin ruhunu en derinlerde hissedebildim.

Hala hayatta olsaydı, ve ben keşke onunla sohbet edebilseydim. 

————————————————————————————————————————————————————————————————

Sona gelirken  çok etkilendiğim bir dört satırlıdan alıntı yapmak istiyorum;

‘Yargıcın Şapkası Papaz Kaçtılı’ şiiri içinden, iki satırı dedeme yollamak isterim.

‘çünkü dedem tebeşir bulundurmazdı

çın çın kanatlı kuşlar çizerim diye.’

                             seni özledim, mavi gözlü dev…

 

Sevebilirsin...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir