Kestane Çatladı

Hep bir kaçış, kendine yakarış gibi dursa da, bazen önümüze çıkan taşlara takılıp tökezlediğimizde, acıyan yere bal sürmeliyiz. Hayal ettiğimiz hedefler, gerçeğe dönüşmekte zorluk yaratıyorsa: geçmişte başımıza gelenleri şöyle bir gözden geçirmeli, yeni bir taşla tökezlediğimiz anda etrafımızı gözlemlemeliyiz. Bugün Aslı Erdoğan’ın kaleminden bir kaç satırı sizinle paylaşmak istedim. Bu akşamın düşünme cümleleri işte geliyor; 
“ Hedef belirlersen, bir tek onu görür ve aslında her şeyi kaçırırsın bin yaşındaki kökleri, altın parıltılı taşları, ağlayan kayaları, damarları dehlizleri, karanlık ve anlaşılmaz çağrıları… 

Oysa belki de gerçek öykün tökezlediğin taşta yazılı. Eğilip bakmalısın ona, bir aynaya bakar gibi. Ancak böyle başlarsın kendi yolculuğuna, dünyanın büyük yollarında. Çorak ve ıssız, yabancı topraklarda, hep başkalarını ait topraklarda… Yaydan çıkmış bir ok gibi dalınmıyor gerçeğe, kollara ayrışmayı, parçalanmayı, dağılmayı, her çatlakdan sızmayı göze almak gerek. Vurulmayı göze almadan kimse firar edemez. Ama kim bir mahkumdan daha iyi tanıyabilir ki zamanı? “

Aslı Erdoğan / Bir Kez Daha (2006)

İşte tam bahsettiği gibi değil mi? Şimdi aklıma başka bir hikaye geldi. 

Dedemin kendisine göre küçük bana göre büyük bahçeli evinde, kestanelerin sobada çatırdağı zamanlarda, babamla kısa kısa sohbetlerimiz olurdu. Pazar günlerinin bitmeyen sıkıntısı okul fobimle birleştiğinde, ayrıca dedemin kovboy filmlerini ardı ardına izletme çabaları beni düşüncelere boğduğunda, bide soba sıcaklığı yanaklarıma ateşler bastırdığında babama,

-‘İnsan nasıl büyür?’ diye sormuştum. Kısa cümleli babam,

-‘Düşüncelerle’ demişti. 

O günden beri düşünmekten alıkoyamadım kendimi. Peki büyüdüm mü? 

Bu soruyu sık sık soruyorum ama sanırım yanıt hep aynı kalıyor… 
Anılardan asıl konuya vardığımda bu cümlenin nasıl kalabalık kelimeler taşıdığını, bir o kadar ağırlık biriktirdiğini anlıyorum. Bazen öyle hedefler yaratırız ki olmayacak şeylerin peşinde koşarken gerçekte etrafımızda oluşan değişimleri kaçırırız. Hatta bazen, çevremizdekiler bizim için öyle hedefler oluştururlar ki bu hedef benim mi diye düşünüp durmaktan zamanı ağzımıza alıp çiğnemeden yutarız. Zaman geçip giderken, kendi hedeflerimiz doğrultusunda ilerlerken bile etrafımızda olan biteni görmezden gelmemeliyiz. Ayrıca Aslı Erdoğan gibi güçlü kalemi olan kadın öğütlerini her zaman bir kenara yazmalıyız. Böyle kadınların sayısı gitgide azalmakta. Aslı Erdoğan hayattayken ve hala kalemini kıpırdatıyorken, mürekkebinin azalmamasını dilerim. 
Zamanı çiğnemeden yutmamak dileğiyle… 

Sevebilirsin...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir