umursamazcasına

 Gecenin derinlerinde tenimi aydınlatan yıldıza sonsuz minnetimi iletirken, pencereden içeriye davetsizce girmeye çalışan rüzgara aldışırış etmeden düşünceme uzandım. Bazı geceler bazı anları düşlemek içindir cümlesinden yola çıkarak bu gecenin aslında bazı anlara ait bir gece olduğunu hissettim. Uzandığım düşünce bir kaç esintiyle birleşince içimde hissetmekte zorlandığım bir kaç duygu belirdi. Geleceğin kaygısı, geçmişin yoncası…

Gelecek nedir?

 Gelecek rüzgarı geçmişi uçurur mu?bilmiyorum. Fakat gelecek kaygısı insanın yaşamına güzel bir kanca takar gibi. Geçmişin salıncağında sallanırken, her git gel yara izi oluşturur bedende. Kanca bu kanatır, kabuk bağlatır.

Bu gece yine öyle gecelerden biri. Oturdum geçmiş salıncağına oradan oraya sallıyorum kendimi. Eskiden kalma kabukları soyuyorum derimden. Yeni yaralar oluşturacak yerler açıyorum kendimde. 

Hep şuna inandım… 

Yaşam ve ölüm arasındaki o ince çizgi yeri geldiğinde bedendeki tüm kabukları söküp atacak. Geçmişten iz bırakmamak için öyle narin davranacak ki hayretle bakakalacağım. Böyle zamanlarda yaşamla ölümün o ince çizgisindeki boşluğu düşünüyor olacağım. Boşlukta oradan oraya savrulmayı. İnandığım, hissettiğim duygulardan vazgeçmemeyi. Beni karanlığa çeken herşeyi kendimden uzaklaştıracağım. Buna karanlıkta dahil…


Sevebilirsin...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir