Dolduran boşluk

 Birkaç adım da büyüyor dünya. Şimdi daha ağır adımlar taşıyor ayaklarım. Beklemediğim yerlerde, beklemediğim şeyler oluyor. Adımların ağırlığı tüm bedenimi sarıyor. Birkaç basamakta atlıyorum uçurumlardan, birkaç nefeste yutuyorum şehrin kirli havasını. Kulaklarıma söylenen bir cümle benliğimi alıp götürüyor derinlere. Sarıyor düşüncelerimi, ıslatıyor tenimi. Adımlarım gittikçe yavaşlıyor. Ayaklarımda benden başka bir bedenin ağırlığını hissediyorum. Benden ayrı benimle yol almaya çalışan bir beden. Hiçbir zaman bedenime ait olmayan bir ruh var gövdemde. Benden uzak, bana dokunarak yaşayan. Uçurumlarda dans eden, kendine yeni gövdeler arayan bir ruh.

 Önce bir basamağı delerek geçiyor tenim. Ardından dizlerimden aşağıya anlamlandıramadığım bir huzursuzluk hissi. Parmak uçlarımdan başlayıp, tüm bedenimi ele geçiren bir uyuşukluk. Dudaklarımda daha önce hiç hissetmediğim acı bir tat. Kulaklarım da defalarca aynı ses tonuyla söylenen bir cümle. Cümlenin bir kelimesinde, kulaklarımı ele geçiren ses tonu. Kirpiklerimde tutuşan, yanaklarıma bulaşan bir sıvı. Benliğimi zincirlerle bağlayan o sonsuz düşünme hissi… 

 Delerek geçtiğim basamağın sonunda, dizlerim kaldırım ile buluşuyor. Daha önce tadını bilmediğim o acı tat, zaman geçtikçe yumuşamaya başlıyor. Dilimi hareket ettirmekte güçlük çekiyorum. Dudaklarım dilimden ayrı, ağzımı ele geçiriyor. Bağırmak istediğim sözcükler ağzımdan ayrılıp, kulaklarıma dökülüyor. Bedenimin ağırlığı, ruhumu da hapsediyor. Yıldızlar adımlarımı seyrederken, ruhumu bulutlara uçuruyorum. Artık dolunaya daha yakınım.

Sevebilirsin...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir