Böö-böö-cek
İçime, dışıma yakarışıma kulak verin.
Kiminin kulağına, kiminin ağzına yakışacak bir çok kelime dökülüyor dilimden.
Yanan dilden korkmayın!
Islak havluyu yalayarak söndürdüm ateşi.
Açın kulaklarınızı, dökülen kelimeleri koyun bir kenarı.
Toplayıp sarın kendinize.
Çok değil az olsun.
Fazlası zarar getirir bilirim.
Yavaş yavaş böcekler sarar beyninizi görebilirim.
Böcekler!
Böööceeeeekler!
Bö-bö-böööcekler
Evet kurumuş salyalarını akıtırlar.
Çürümüş dişlerini geçirirler,
Kırılmış tırnaklarını saplarlar
Böcek bunlar böcek!
Parmak uçlarında yürümeyi seven canlılar bunlar.
Kiminin kahkahasını kemirir,
kiminin umudunu.
Böcek bunlar böcek!
Beynini kemiren böcekler.
Kemirirler düşünceleri,
Bom boş ya da bom bo* bırakırlar bir yerlerde.
Kimine ağır,
kimine hafif gelir bağıran çığlıklarım.
Siz bağırmayın,
bırakın ben bağırırım.
Böceklerin kemirdiği organı çıkarıp fırlatırım apartman boşluğuna.
Mememin altında kıpırdanan organı alır asarım saçlarımın ucuna.
Külleri emen dilin kelimeleri acı bırakır tenime.
Tenime dokunur yeni keşiflere ortak ederim.
Tanıyamadığım bedenimi ruhuma eşlerim.